Thursday, November 27, 2014

Tarihin En Guzel İntihari , ( Evelyn McHale )

Kizim , odasinin bir kosesini '' 100 photos de l'Agence VII pour la liberté de la presse '' kitabinda ki fotograflardan olusturdu . Iclerinden Evelyn McHale'e ait goruntu tarihin en guzel intihari olarak bilinmekte , öldükten sonra olanları bilememesinin çok buyuk haksizlik oldugunu dusundugum , siradan bir sekilde yok olup gidecegini hayal ederken yıllarca yasayacak olan bu fenomen kisinin hikayesini arastirdim ve sizlerle paylasmak istedim .
























Bugün Persembe olmasına ragmen, Evelyn McHale inci kolyesini takmıs .

O kolyeyi iki hafta önce Lafayette Koleji’ne ziyarete gelen nisanlısı vermisti Evelyn’e . Nisanlısı askerdeydi ve tek basına o kolyeyi alacak parası yoktu . Mutlaka ailesi yardım etmis olmalıydı ama Evelyn bu konuda soru sormayacak kadar zekiydi . Cift sıralı kolyeye bayılmıstı ve hayatı boyunca deger verecekti .

      
Ama dört günlük okul ziyareti , incilerin dısında pek iyi gitmemisti . Nisanlısı Evelyn’e okulla beraber bir yandan Manhattan’da muhasebe memuru olarak calısmasından memnun olmadıgını söylemisti . Ama o biliyordu ki asıl problem her gün beraber calıstıgı genc isadamlarıydı .

Ücüncü gece Evelyn nisanlısını yatakhanesine bıraktı ve onun ısrarıyla kaldıgı ve sadece kadınların bulundugu otele döndü . Yatagına oturdu , günlügünü actı ve “ Bensiz cok daha iyi bir hayata sahip olacak ” yazdı . Sonra yazdıklarını sildi ve odadaki kücük camdan sokaga baktı . Gercekten neler hissettigini yazmak istiyordu . Hocalarından biri Evelyn’i bir gösteriye çagırmıstı . Sonucta nisanlısı hala yurtdısındaydı ve hocalarını okul dısında daha iyi tanımakta bir mahzur görmüyordu . Radio City Hall’de bir gösteri izlediler ama bittiginde saat hala erkendi . Hocası Evelyn’i Harlem’de bir kulübe cagırdı . Evelyn sunları yazmak isterdi : Benim gibi bir kızı düsünün , gece gec vakitte Harlem’e gidiyorum ünlü cazcıları izlemeye . Eve dönerken takside hocam beni öpmek icin egildi ve ben onu durdurmadım . Bir öpücük diye düsündüm , daha cok fazla seye gebe olabilirdi ama bir öpücükten ileriye gitmedik .




Damarlarına giren öpücük degildi aslında . Vestiyeri gecerken ve karanlık tiyatroya girerken birbirine carpan ve birbirini ittiren dört bin kisiydi . Kulüpteki ter , sigara dumanı ve gece gec saatteki caz konseriydi . Her sabah ise giderken aynı adamdan satın aldıgı pogacalardı . Kendi isi , kendi parası , kendi hayatıydı . Yazmak istedikleri buydu ama yazmadı .

Onun yerine sunlar döküldü kagıda : “Ben hic kimse icin iyi bir es olamam .” Ama yine üzerini karaladı . Sayfayı günlügünden yırttı , burusturdu ve odanın öbür ucuna fırlattı . O gece uyumaya hazırlanırken annesini düsündü . Sorumluluk sahibi , cana yakın ve çalıskan . Annesinin kendisine ne kadar sık aptalca davranmayı bırakmasını , bir düzen kurmasını ve ciddilesmesini söyledigini hatırladı . Hayat , derdi annesi , disiplin gerektirir , romantik düsler degil . Yatmadan nisanlısı ile gecirecegi son günün ikisi icin de mutlu gecmesi icin kendine söz verdi .

Güne kampüste hafif bir kahvaltıyla basladılar , Lafayette’teki kemere yürüdüler , daha sonra köprüye . Köprünün ortasında nisanlısı durdu , Evelyn’e döndü , ellerini tuttu ve “Sehirde calısmayı bırakmanı istiyorum . Aslında istedigim , yani kast ettigim , planladıgımızdan daha önce evlenmemiz . Hatta böylece kampüsteki ciftler icin olan evlere bile basvurabiliriz .”

Evelyn nisanlısının elini sıktı . “Anlamıyorum , planlarımızı zaten yapmıstık , sen okulu bitirene kadar bekleyecektik . ”

“Senden ayrı olmaya dayanamıyorum . Ve mutlu olacagını düşünmüstüm .”

“Mutluyum zaten , sadece planlarımızda büyük bir degisiklik bu .”

“Biliyorum . Hatta bence sehirdeki isinden istifa etmeli ve belki de kampüsün yakınlarında bir is bulmalısın dügüne kadar . Ayın ilk gününden itibaren calısmayı bırakmanı istiyorum .”

Evelyn kendine verdigi sözü hatırladı ve nisanlısının söylediklerini kabul etti .

Ama bugün Persembe , ayın ilk günü ve Evelyn sehirde . Günlerdir nisanlısının telgraflarına cevap vermedi . Iki hafta önce kampüsten sehire geldiginde isinden de istifa ettigi icin gidecegi hicbir yer yok . Ama yine de sabahın köründe Manhattan’ın sokaklarında dolasıyor , sanki herhangi bir sisli sabahmıs gibi . Üstünde birkac dolar barındıran cüzdanı ve makyaj cantası var . Inci kolyesini giymis ve beyaz eldivenlerini . Yürürken bir elini ceketinin cebine sokuyor ve otel odasının dösemesinden topladıgı burusmus kagıt carpıyor eline . En sevdigi ceketi üstündeki , acık gri ve yün ceket , büyük ihtimalle gerektiginden daha fazla giyiyor .

Bugün 1 Mayıs 1947. Evelyn , asansöre binip Empire State Binası’nın 86. katındaki gözlem platformuna cıkıyor . Kendisiyle Manhattan sokakları arasında ufak bir parmaklık , minik bir cıkıntı ve 300 metre var . Evelyn ceketini cıkarıyor ve parmaklıga asıyor . Cüzdanını ve icinde aile fotografları olan makyaj cantasını yere koyuyor . “ Romantik düsler olmadan hayat neye benzer ? ” Bugün Persembe , 1 Mayıs 1947 ve inci kolyesine bir tılsım gibi tutunan Evelyn McHale bir arabanın üstüne düsüyor .

Dört dakika sonra fotografcı Robert Wiles, Evelyn’in araba hurdası üstündeki uysal , dingin ve huzurlu cesedini ölümsüzlestiriyor . 63 yıl sonra Parenthetical Girls , Evelyn’in anısını notalara döküyor .


Hikaye buradan alinmistir .

Tuesday, November 25, 2014

Ayisigi Sonati / MOONLIGHT SONATA

                                    BEETHOVEN AYISIGI SONATI ' NIN HIKAYESI

Beethoven’ın 1792-1822 yılları arasında yazdıgı 32 sonat icinde en tanınmısı , hic süphesiz , C-diyez minör 14. Piyano Sonatı "Quasi una Fantasia" ya da popüler ismiyle Ayısıgı Sonatı ’dır ve benimde en sevdigim klasik eserlerden biridir .

 
Sonatla ilgili bir cok rivayet anlatiliyor , iclerinden benim en sevdigim hikaye soyle ;
Bir gün Beethoven, bir arkadası ile birlikte Viyana sokaklarında dolasmaktadır . Tam bu sırada bir apartmandan piyano sesi geldigini duyar ve kafasını kaldırıp bakar . Apartmanın ikinci katındaki cam acıktır ve ses oradan gelmektedir . Arkadasına , calan kisinin muhtesem caldıgını ve onu görmesi gerektigini söyler . Ikisi birlikte ikinci kata cıkıp kapıyı calarlar . Kapıyı acan kadın , Beethoven’ı hemen tanır ve sok olur . Beethoven , piyano sesine geldigini ve mutlaka calan kisiyi görmek istedigini söyler . Kadın , piyanoyu calanın kızı oldugunu ve tanısmaktan mutlu olacagını belirterek onları iceri alır .

Beethoven , piyano calan kızın oldugu odaya girer . Annesi kıza , Beethoven’ın geldigini söyler ve kız cok heyecanlanır , hemen ayaga kalkar , fakat kız kördür . Bunu gören Beethoven , “ lütfen benden birsey isteyin ” der , maddi bir sey isteyeceklerini düsünerek . Kızın cevabı su olur ; “ben hic ayısıgı görmedim , bana ayısıgını anlatır mısınız ? ” bunun üzerine Beethoven piyanonun basına gecerek , ayısıgı sonatını , dogaclama olarak besteler .

Anlatılan diger 2 rivayetten biri ise ; Sonat o zaman 16 yasındaki ve bazı uzmanlara göre bestecinin “ölümsüz sevgili”si olan güzel Kontes Giulietta Giucciardi’ye ithaf edilmistir . O günlerde kontese tutkulu bir askla baglanan Beethoven arkadası Wegeler’e yazdıgı mektupta “ Simdi tekrar biraz daha mutlu yasıyorum ve insanlar arasına karısıyorum . Bu degisikligi , beni seven ve benim de sevdigim sevimli, büyüleyici genc bir kız yarattı . Iki yıldan beri tekrar biraz mutluluk duyuyorum ” diyordu .

Ucuncu rivayet ; Beethoven hayatı boyunca sevdigi tek kadin olan Elise ile ilgili . Bazı kaynaklar cok yakın bir arkadasının , bazıları ise abisinin esi oldugunu ve bu iliskiden bir cocuklarının oldugunu , Beethoven'ın , yasadıgı sürece bu cocuktan baba kelimesini duyamadıgını yazıyor .
Beethoven , tek askım dedigi Elise ile mektuplasmaktadır . Ona olan askını FÜR ELISE adlı muhtesem eserinde anlatmıstır .
Beethoven ve Elise birgün , her türlü tehlikeyi göze alarak , kacmaya karar verirler . Bulusma yeri ve saati kararlastırılır .
Elise zamanında gelir ama Beethoven gelemeyecektir , cünkü onu ve yanındakileri tasıyan fayton yagmakta olan yagmurdan dolayı camur deryasına dönen yolda bir cukura saplanır .
Hemen inerler . Beethoven gec kalmak üzeredir . Faytonu cukurdan cıkarmak icin ilk önce o atılır ve tekerlerin altına yatar .
Bütün ugrasılara ragmen faytonu cukurdan cıkaramazlar . Beethoven’in baska caresi yoktur , kosmaya baslar .
Cok gec kalmıstır .
Ancak bulusma yerinde bekleyen Elise’in dayanacak gücü kalmamıstır , sevgilisinin gelmeyecegini düsünür .
Halbuki gitmek icin odanın kapısını actıgı sırada , Beethoven binanın dıs kapısından iceri girmistir bile .
Ne yazık ki Elise gitmek icin , Beethoven de biricik sevdigine kavusmak icin iki yönlü merdivenin farklı taraflarına yönelir ve birbirlerini göremezler .

Beethoven o gece cektigi acıyı Ayısıgı Sonatında (No:14 C#min MoonLight Sonata op 27) ölümsüzlestirir .
Hangi rivayetin tam olarak dogru oldugu bilinmese de yasamı boyunca saglık sorunları ceken Beethoven 56 yasında öldügünde dünyaya kazandırdıgı cok sayıda bestesinden 9. Senfoni kadar en tanınmısı olan Ayısıgı Sonatı’nı dinlerken bahsedilen rivayetlerdeki gibi ne kadar romantik bir eser oldugu konusunda sanırım hemfikir olmayan yoktur . Bu kısa anlatimin ardından bahsi gecen bu rivayetleri de degerlendirerek bir kez daha dinleyelim Beethoven’ın bu ölümsüz eserini .

                                                   

Friday, November 21, 2014

Kasimda A$K Baskadir / En Unutulmaz Fransiz Filmleri

Sonunda film mevsimi geldi . Bugunlerde yasadigimiz kapali romantik havaya birkac film izlemek sizce de yakismaz mi ? Evinizin rahat ve konforlu ortaminda kendinizi simartmaya , keyifli bir haftasonu gecirmeye ne dersiniz ?
Bir kahve yapip , battaniye altinda enfes bir film izlemeniz icin , iste size benim en sevdigim , en unutulmaz Fransiz filmleri .
Giyinmek bir sanattir: Coco Before Chanel ( Coco Chanel' den Once )







Filmde Coco Chanel ismiyle tanidigimiz , asil adiyla Gabriella Chanel’in sektordeki yukselisi , hatta kendi sektorunu yaratisi ve cesur goruslerine tanik oluyoruz . Chanel’in yetimhanede baslayan zorlu hayatina , kabare sarkiciligi ve sonrasinda da dunyanin en onemli modacilarindan biri olma yolunda emin adimlarla ilerlemesi filmi izleyen herkeste buyuk hayranlik uyandiriyor .

Audrey Tautou’nun muhtesem oyunculugu “ Bu rolu ondan baska kimse oynayamazdi ” dedirtiyor . Biyografi filmi sevenler , Coco Before Chanel’i bir an once film listenize ekleyin derim . Tam bir basari hikayesi diyebilecegim film , moda sevdalilarini ayrica cezbedecek .


Masalsi bir senaryo: Midnight in Paris ( Paris’te Geceyarisi )

Midnight in Paris2

Paris’e henuz adiminizi atmadiysaniz , bu filmden sonra acilen gitmek isteyeceginize eminim . Gayet siradan bir film olarak baslayan Midnight in Paris , evlenmek uzere olan Amerikali cift Gil ve Inez’in Paris’i ziyaret etmesiyle hareketlenir . Gil’in geceleri Paris sokaklarindaki gezintileri , edebiyat tutkusu ve Paris sevdasinin etkisiyle surreal hikayelere donusur . Gil , bu gece hikayelerinde edebiyat ve sanat dunyasindan unlulerle karsilasir ve onlarla tanisir .

Woody Allen yonetmenligindeki filmin basrollerinde Owen Wilson ve Rachel McAdams'i goruyoruz . Siz de gecmis donemleri , gunumuze yegliyorsaniz bu filmin icinde kaybolup gitmeniz muhtemel .


Her son yeni bir baslangictir: French Kiss ( Fransiz Opucugu )

Sevimli , insanin icini isitan guzel bir film . Charlie , Paris'ten arayip Fransız guzeli Juliette' e asik oldugunu itiraf ettiginde nisanlisi Kate , onu geri kazanmak icin ucus korkusunu yenip Paris' e gelmeye karar verir . Ucakta yaninda oturan Luc , her ne kadar gizlemeye calissa da aslinda bir hirsizdır ve caldigi mucevherleri Kate' in cantasina saklar . Paris' te mallarini geri almak isteyen Luc , eski nisanlisini tekrar kazanmak isteyen Kate ve belki de Luc' tan hoslanmaya baslayan Juliette arasinda seyre deger bir oyun baslar .



Farkli hayatlar , farkli hikayeler: Paris , Je T’Aime ( Paris , Seni Seviyorum )

Paris, Je T'Aime2
“ Ben uzun bir filme odaklanmak yerine kisa kisa hikayeler izlemeyi tercih ediyorum ” diyorsaniz Paris , Je T’Aime tam da size gore bir film . 18 ask hikayesinin yer aldigi Paris Je T’Aime , her bir oykusuyle sizi koltuga sabitlemeyi basariyor . Filmin cekim asamasi dort yili askin bir sureyi alirken yonetmen koltugunu da 22 isim paylasiyor . Film ; a$k , Paris , etkileyici ve farkli hikayeler ile dolu bir seruven vaat ediyor .


Iki Kultur , Iki Farkli Yasam Tarzi : A Good Year ( Iyi Bir Yil )

Mekanlarin , muziklerin , diyaloglarin hepsinin birbirinden guzel oldugu , bir saniyesi bile can sikmayan , hayattaki amacinizi tekrar sorgulamaniza neden olabilecek film .  Londra’da yatirim danismanligi yapan Max Skinner , amcasindan miras kalan uzum bagini satmak icin Provence' e gider . Fakat bu satis islemi , hic de tahmin ettigi gibi sorunsuz gecmeyecektir . Uzum baginin kendisine ait oldugunu iddia eden Amerikali bir kadinin varligi , ilk zamanlarda canini oldukca sıksa da , zamanla hayatinin en keyif verici gunlerini gecirdiginin farkina varacaktir .

Peter Mayle' in kitabindan uyarlanan filmin yonetim ve oyuncu kadrosu oldukca saglam . Blade Runner , Thelma ve Louise , Hannibal gibi unutulmaz filmlerin usta yonetmeni Ridley Scott , Gladyator' den sonra bir kez daha Russell Crowe ile birlikte calismis .


Tutku a$kı oldurur mu ? : Fanfan 



Farklı , ozel ve a$kin en hassas noktasina temas eden nadir filmlerden hatta belkide tek film . Izlerken sikilmak anlamaya calismak bir kenara film sizi a$ka dair bambaska boyutlara goturuyor . Nerdeyse her sahne a$ka dair ip uclariyla dolu .Fanfan Alexandre Jardin tarafindan yazilan bir romandir. Ayrica Alexandre Jardin bu uyarlama filmin yonetmen koltugunda oturan isim . Kitap 1996 yilinda yayinlanmis . Daha 25 yasindayken bu roman 20' den fazla dile cevrilmis . Bu da ona '' Dunya dillerine cevrilen en genc yazar '' unvanini kazandirmis . A$ki korumaya calisan bir erkegi ve a$ki bulmaya calisan bir kızı anlatan FanFan , kisiyi kendi dunyasinda bir seyahate cikartiyor . Gecmiste yasadigi travmalarin getirisiyle gercek a$k dokunmadan da hissedebilecegini ve dokundugunda tum buyunun bozulacagini , tilsimin kaybolacagini , onu optugunde artik nostaljik ve gundelik iliskilerden biri haline gelecegini ve tutkuyla beraber iliskininde bitecegini oysa bu duyguyu ve hazzı omur boyu surdurmenin bir yolu oldugunu , eger ona hic dokunmazsan bu buyunun hic bozulmayacagini , a$kin hazzini ve heyecanini kaybetmeyecegini zanneden bir adamin a$k ile imtihani ... Oldukca romantik bir havada gecen ve aldatmak ile aldatmamak arasindaki ince cizgide gidip gelen bir a$k icin yasanabilecek korkulari ve bunlardan kacisi sevimli sekilde aktariyor bize ...


Huzunlu bir basari hikayesi: La Vie En Rose (Kaldirim Sercesi)
La Vie en Rose3
Hafizalarimiza kazinan Edith Piaf' in yasam oykusunu konu alan film , tam bir biyografik basyapit . Unlu sarkicinin cocuklugundan olumune dek hayat oykusunu ele alan film , bize sanatcinin hic bilmedigimiz yonlerini de gosteriyor . Efsane sarkicinin basarilari , hizla yukselisi , cocuklugunda yasadigi zorluklar , ozel hayatindaki calkantilar , sevincleri ve hayalkirikliklari bu filmde bir araya geliyor .

Olivier Dahan' in yonetmen koltugunda oturdugu filmde Kaldirim Sercesi' ni unutulmaz performansiyla Marion Cotillard canlandiriyor . Sevinc , uzuntu , umutsuzluk ve saskinlik gibi bircok duyguyu bir arada yasamak istiyorsaniz bu filmi mutlaka izlemelisiniz .


Iyiler her zaman kazanir: Amelie





Jean-Pierre Jeunet' in unutulmaz fimi bircogumuzu kendisine hayran birakti . Izlemeyenler icin kisaca filme deginmek gerekirse ; Amelie' yi tanitmak gerek oncelikle ;
Amelie anne ve babasini kaybetmis , aslinda cok derin yaralarla bezeli ama hayat dolu bir genc kadin . Baskalarini mutlu etmek icin buyuk caba sarfeden kahramanimiz , hayalperestlik konusunda da cok iddiali . Su kapitalist dunyadan ve sorunlarinizdan uzaklasmak icin Amelie dogru bir secim olabilir . Daha once izleyenler icin de , defalarca izlemelerinde hicbir sakinca olmadigini ve her defasinda ayri bir tat alabileceklerini dusunuyorum . Bu arada Amelie’yi muhtesem oyunculuguyla Audrey Tautou canlandiriyor .


Tutkular dizginlenebilir mi?: Last Tango in Paris (Paris' te Son Tango)







Film , kafa karisikligi yasayanlarin uzak durmasi gereken turden bir yapit . Zira filmin kendisi de derin kafa karisikliklari barindiriyor . Evlenmek uzere olan Jeanne , oturacaklari evi ararken hayatini degistirecek olan adamla , Paul ile karsilasir . Aralarinda tutkulu , ihtiraslı ve en onemlisi yasak bir iliski baslar .

Bernardo Bertolucci' nin unutulmaz eserlerinden Last Tango in Paris , sizi tutkulu bir a$k hikayesine surukluyor . Filmin basrollerini Marlon Brando ve Maria Schneider paylasiyor .
                                            Renkli ve keyifli gecsin haftasonunuz ...

Wednesday, November 19, 2014

Sonbahar Sarkilari / AUTUMN SONGS

Sonbaharin en guzel gunlerini yasiyoruz ... Renklerin yesilden sariya hatta kahverengiye dondugu , romantizmin dorukta oldugu su gunlerde mevsimin huznu kalplerimizde bir yerlere dokunuyor . Sozu fazla uzatmadan , senkronize yalnizligin muzige yansimis melodilerini hep birlikte dinleyelim ..


Frederic CHOPIN - Nocturnes


Bazi seyler vardir ki hakkinda yazmaya cesaret edemezsiniz . Hic dokunulmasin , rahatsiz edilmesin , varligini oldugu gibi surdursun istersiniz . Kusursuz , muhtesem , dogaustu oldukları icin degil , sadece sevdigimiz icin . Chopin'in Nokturnleri oyle sevilesi bir eser !!!
 


Ella Fitzgerald and Louis Armstrong - Autumn in New York 

Ella Fitzgerald ve Louis Armstrong’u cok fazla anlatmamiza gerek yok . Biri en iyi kadın caz vokalidir digeri ise cazın temellerini atan insanlar arasindadır . Ella Fitzgerald’in cok katmanli renkli vokalini , Louis Armstrong’un cigerlerinden gelen hisirtili bugulu sesini , her yeri kaplayan vokalini Autumn in New York'da faslasiyla hissedebilirsiniz .


Morphine – You Look Like Rain

Morhine 90' li yillarin basinda Boston cikisli Mark Sandman onderliginde kurulan ve kolej radyolarinda sikca calinan parcalari sayesinde siki bir hayran kitlesi kazanan muziginde gitar kullanmayan ender gruplardan biridir . Her parcasi birbirinden guzel , birbirinden zevk verici .. Saksafonlarının sesi kulakta muthis bir etki birakiyor ...


Eva Cassidy - Autumn Leaves

Autumn Leaves , Joseph Kosma'nin besteledigi dunyanın en populer caz parcasi . Les Portes de la Nuit filminde Yves Montand tarafindan söylenince unlu oldu . Ki$in dinlenildiginde etkisi daha fazla olan , harika besteyi Eva Cassidy'nin huzunlu sesinden dinleyelim ...




Coltrane & Hartman - Autumn Serenade

Her zaman "Ascensions" dinleyip sakin bir muzik keyfi yapilamayabilir . Ama romantik askin muzik hali olan balladlarini ya da melankoliye esir edecek " John Coltrane and Johnny Hartman " albumunu dinledikten sonra baska Coltrane zenginliklerine kendini bırakmak , yeniliklere , derinlerdeki zor guzelliklere goturebilir ruhumuzu ...

 

Silver stars were clining to an autumn sky
Love was ours until October wandered by
Let the years come and go
I'll still feel the glow that time can not fade
When I hear that lovely autumn serenade






U2 – Autumn

Kadrosu Bono , The Edge , Adam Clayton ve Larry Mullen Jr.'dan olusan grup..
Muazzam , olayı bitirmis , kopup gitmis , 22 Grammy Odulu kazanmis harikulade grup ...
Wim Wenders hayranı olup , filmleri icin bol bol soundtrack calismasi yapan grup ...


November Rain ♪ Guns N' Roses

Grubu , kelimeler degil en iyi kendi $arkilari anlatir sanirim .. Estranged , November Rain , Don't Cry dinlerken aglayabilir , Aint It Fun , Civil War dinlerken kizip hiddetlenebilir , You Could Be Mine , Welcome To The Jungle , Paradise City dinlerken co$abilirsiniz ..



Teoman Sonbahar Rüzgarları

Kendisini kanitlami$ cool bir sanatci ...

Monday, November 17, 2014

Bodrum'da Sonbahar !!

Kasim ayinin ortalarindayiz , gunes yavas yavas alcalmaya serin hava kendini iyice hissettirmeye basladi .. Grili beyazli bulutlar gokyuzunde show yapiyor , yazin igne atsan yere dusmeyen sahiller bombos hatta sezlonglar ve semsiyeler bile kaldirildi .. Tekneler  ruzgarin etkisiyle sallanip duruyorlar dalgali denizin uzerinde , direkleri islik caliyor .. Martilar tuhaf bir telasla oradan oraya ucusuyorlar .. Bodrumun en guzel gunleri ..
Sisli sabahlariyla , gunesli ogle vaktiyle , uykulu aksamlariyla Kis uykusuna yatmamaya kararli Bodrum!










Daha once yayinladigim '' Mitolojide Sonbahar '' ilginizi cekebilir , buradan ulasabilirsiniz .


Friday, November 14, 2014

Haftasonu / WEEKEND Chopin - Waltz Op.Posth in A minor - Animation

Cok sevdigim bu eseri mukemmel animasyon esliginde dinlerken ben cok zevk aldim , umarim sizlerde bu keyifli videoyu seyrederken begenimi hissedersiniz ;-)


                                        Harika ve dilediginiz gibi gecsin haftasonunuz 
                             ✿•*¨`*•.¸.•*¨ sevgiyle ve daima mutlu kalin •*¨`*•.¸.•*¨

Friday, November 7, 2014

Haftasonu / WEEKEND Hayatı Tersten Ya$amak


Hayati tersten yasamak

Yasamin en tatsiz tarafi sona eris seklidir .

$uphesiz ki yasami tersten yasamak daha guzel , hatta mukemmel olurdu ...
Nasil mi ?

Camide , musalla tasinda uyaniyorsunuz . Bir tahta sandik icersinde , herkes karsinizda saf durmus , iyiliginize dua ediyor ve tum haklar helal edilmis vaziyette .

Tabuttan dogruluyorsunuz, yasli, olgun ve agirbasli olarak .

Herkes etrafinizda, buyuk bir itibar , iltifatlar , cocuklar torunlar hepsi hazir .

Arabaniza kurulup evinize gidiyorsunuz . Dogar dogmaz devlet size maas bagliyor , aylik veya uc ayda bir maasinizi aliyorsunuz .

Ne guzel , hazir maas , hazir ev …

Altmisli yaslara kadar her sey garanti , huzur icinde yasiyorsunuz . Sagliginiz gittikce duzeliyor , kaslar gucleniyor , kuvvetleniyorsunuz .

Bir gun calismak istiyorsunuz ve ise ilk basladiginiz gun size hos geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz .

Genel mudurluk veya bunun gibi yuksek bir makamdan tecrubeli bir insan olarak ise basliyorsunuz . Herkes karsinizda el pence divan …

Vucudunuzda da bazi hosa giden dirilisler de basliyor .

Gittikce zayifliyor forma giriyorsunuz .

Diger hormonsal aktiviteler artiyor , fevkalade … Aman ne guzel gunler basliyor …

Derken bir gun patron size artik universiteye gitsen daha iyi olur diyor .

Bu arada babaniz ortaya cikmis , “ fazla calistin ” diyor “artık eve don , isi birak , okumaya basla , harcligin benden olsun …” keyfe bakar misiniz ?

Okudugunuz dersler gittikce kolaylasiyor .

Ekmek elden , su golden bir donem basliyor . Partiler , diskotekler , kizlarin sayisi artiyor .

Derken , anne ve babaniz sizi goturup getirmeye basliyor , araba kullanma derdi de yok artik …

Gunun birinde sizi okuldan da aliyorlar “ evde otur , keyfine bak , oyuncaklarinla oyna ” diyorlar .

Mamaniz agziniza veriliyor , zaman zaman altinizi bile temizliyorlar , hatta bu durum aliskanlik yaratıyor ve hic tuvalet kullanmamaya basliyorsunuz .

Derken anneniz bir gun size sut verme kararini aliyor ve baska bir keyifli donem basliyor . Mama artik her yerde , her an ve en taze seklinde hazir .

Bir gun karanlik fakat guvenli ve ilik bir ortama giriyorsunuz .

Beslenmek için agzinizi acmaya dahi gerek yok ; bir kordondan besleniyor , sicacik , yumusacik , gurultu ve patirtisiz bir ortamda done done yasiyorsunuz .

Sonra kuculuyor , kuculuyor ,  ufacik bir hucre halini aliyorsunuz ve gunun birinde muthis keyifli bir olay ile hayatiniz , BITIYOR ...

Can Yücel

Sabah uyandiginizda ruyalarinizi susleyen her guzel seyin hayalden cikip gercege donusmesi dilegiyle .. MUTLU HAFTASONLARI 


Wednesday, November 5, 2014

Maskenin Ardindaki Gercek / “V for Vendetta”

5 Kasım’i kutlamak adina V for Vendetta filmi ve filmdeki V karakterinin esinlenildigi kisi olan Guy Fawkes hakkinda birkac bilgiyi sizlerle paylasmak istedim ...

Hatırla, hatırla! Kasım’ın 5'ini hatırla! Patlamayı, ihaneti ve komployu…
admin-ajax
Guy Fawkes… Ingiliz tarihinin en büyük vatan haini…36 yaşında idam edildi. Çünkü sistemin karşısındaydı. Çünkü aristokrasinin ve burjuvazinin çürümüslügünden ve halkı umursamamasından rahatsızdı. 16. yüzyılın sonları 17. yüzyılın başlarında, Ingiltere’de mezhep çatışmaları doruga ulaşmıstı . Ingiliz Kraliyeti, Britanya Katoliklerinin haklarını sınırlandırdı. Bu tarihten sonra Katolikler, devlete karsı ayaklanmalar tertip ettiler. Robert Catesby liderligindeki bir grup katolik, zamanın Ingiltere Kralı ve aynı zamanda Muhafazakar Protestan olan I. James’e suikast düzenleme kararı aldı. Yönetimi ve rejimi yıkmak isteyen 12 komplocu Westminster Sarayı’ndaki Ingiliz Parlamento binasını, o yılki aristokrasi zirvesinde havaya uçurmaya karar verdi. Binayı havaya ucurmak icin önce meclis binasının altındaki mahzen kiralandı ve buraya barut fıcıları yerlestirildi.
300px-Gunpowder_Plot_conspirators
Ancak komploculardan birinin sarayda çalısan akrabasına o gün işe gelmemesini söyleyerek bilgi sızdırması sonucu komplo ortaya çıktı ve 5 kasım 1605 sabahı, bol miktarda barut fıçısıyla mahzende yakalanan komploculardan Guy Fawkes, bir anda Ingiltere tarihinin en büyük vatan haini ilan edildi. Aslında Fawkes, sadece bir görev adamıydı. Binayı ve binadakileri havaya uçururken kendisi de ölecekti. Fawkes, is üstünde yakalanınca, komplonun bas sorumlusu olarak görüldü.
The_execution_of_Guy_Fawkes'_(Guy_Fawkes)_by_Claes_(Nicolaes)_Jansz_VisscherFawkes, 31 Ocak 1606’da gördügü iskencenin ardından, sarayın karşısında asılarak idam edildi ve vücudu parçalara ayrıldı. ‘Barut komplosu’ ise ülkenin tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Protestan devlet adamlarını alt ederek halkı ayaklandırmayı hedefleyen olayı anarsi hareketlerinin öncüsü sayanlar oldugu gibi Fawkes’ın ona biçilen rolden uzakta koyu bir Katolik, olayın da dinlerle alakalı oldugunu savunanlar da var. Ama bir gerçek var ki; 17. yüzyılın bütün zorluklarına ve dönemin muhafazakar ve baskıcı rejimine ragmen böyle bir olay her yönüyle önemli bir baskaldırıydı. Fawkes istedigi tabloyu göremeden ölse de bu olayın degisimi getirdigi birçok tarihçinin altını çizdigi bir nokta. Günümüzde bile sokaklarda Fawkes’ı anan gösterilere ve ona atıfta bulunan duvar yazılarına rastlamak mümkün. Eylemin basarısızlıgı Ingiltere’nin birçok bölgesinde her 5 Kasım’da senliklerle kutlanır , Fawkes maskesi takılmıs kuklalar yakılsa da, Fawkes’ın anarsist ruhu hala Ingiltere’nin sokaklarında dolasıyor . Fawkes ve 5 Kasım gerçek anlamını ise Alan Moore’un kültlesen çizgi romanı ve James McTeigue’nin aynı adla sinemaya uyarladıgı ‘V for Vendetta’ ile buldu.untitled-16Moore çizgi romanında gelecekte diktatör rejim tarafından yönetilen Ingiltere’yi merkezine alarak bir basyapıt ortaya çıkardı. 1990 yılında yayınlanan politik çizgi roman “V for Vendetta” Guy Fawkes’a referansla ortaya çıktı. Çizgi romanın yaratıcıları V’yi 1980'ler Ingiltere’sinde Muhafazakâr Parti iktidarına karsı mücadele eden maskeli anarsist bir savasçı olarak tasarladılar. 2006 yılında Wachowski kardeslerin aynı isimle çektigi filmde de maske biraz daha elden geçirilerek son halini aldı. Filmin ardından maskeye ilk sahip çıkan aktivistler Anonymous hackerları oldu. Zaman içinde maskeler dünyanın dört yanında muhalif göstericilerin simgesi haline geldi. Özellikle son yıllardaki Isgal Et (Occupy) hareketlerinde maskelere yogun ilgi vardı. Maskeler, Arap Baharı olarak adlandırılan süreçte bazı Orta Dogu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki gösterilerde de kullanıldı.
untitled-17.20130628102056
Sibel Çaglar / Dünyalılar

Saat 11:05’te akrep ve yelkovan V işareti yapar ve 11 ve 5 rakamları demek 5 Kasım demektir.
vendetta-saat-v-harfi

Monday, November 3, 2014

Limon Agaci / LEMON TREE - Fools Garden


Sabah uyandiginizda yeni bir qunun quzelligi yansisin yuzunuze . Kaybettiklerinizi atin bir kenara kazanacaklariniz daha cok olacaktir emin olun . Sizi uzenlerin deqil size deger verenlerin yaninda olun ki mutlu olacak sebebiniz olsun . Yeni baslayacaginiz haftanin istediginiz gibi gecmesi dilegiyle ...

Hayati elinden alinmis bir kadin , yerinden koparilmis bir Limon Agacı ...

Haftasonu izledigim , 2008 yilinda Berlin Film Festivali’nde Dunya promiyeri gerceklestirilen Limon Agaci , Panorama Izleyici Odulu'nun de sahibi olmus ironik ve iyimser bir drama ...

Filistinli gazeteci Suha Arraf'in senaryosunu yazdigi Limon Agaci filmi gercek bir hikayeden uyarlanmis . Filistin-Israil sinirina yakin bir bolgede limon bahcesindeki evinde yalniz bir hayat suren Selma bir sabah uyandiginda bahcesinde Israilli ajanlarin kesif yaptigini gorur . Onun yalnizligini paylastigi ve gecim kaynagi olan limon agaclari , Israil icin bir tehdittir ve kesilmesi gerekmektedir .
Bu noktadan sonra Selma bahcesini kaybetmemek icin bir hukuk mucadelesi vermeye baslar ve bu surecte ona yardimci olan avukatiyla arasinda icinde ask'da olan bir dostluk gelisir .