Amberly koyu , cok guzel ciceklerle suslu , iyi muhafaza edilmis , eski geleneksel sazdan catili kulubeleriyle gordugum en guzel koylerden biriydi . Tarihi eser olmasina ragmen otel olarak ve dugun kutlamalarinda kullanilan kendi kalesi ve 12. yuzyildan kalma kilisesi koyun ortacagdan kalma havasini korumus . Kis aylarinda sellere sebep olan Arun nehri ayni zamanda sisle kaplandigi zaman buyuleyici goruntusuyle dunyanin gorulmeye deger yerlerinden birisiymis . Koyde canak comlek atolyesi , 2008 yilinda en iyi pub kategorisine giren ''Black Horse'' , Amberly Calisma Muzesi ve kendine ait Arun Valley hattin uzerinde duragi ve populer kirsal hayat muzesi bulunmakta.
Church of St Michael
Bu kulubelerden birinde yasamak isterdim ...
Amberly Village Pottery
'' The Black Horse '' Pub
Amberley Village stores
Amberley railway station &Amberley Working Museum
Istemeyerek de olsa bu buyuleyici guzel yerden ayrilip yonumuzu doguya cevirdik ve Brighton'a dogru yola ciktik .
Brighton'a vardigimizda ogle yemegi icin sehrin en hareketli bolgesi olan sahile indik ve zamanimizin tamamini bu bohem atmosfer icinde gecirdik . Sahil oldukca kalabalikti bunda havanin gunesli olmasi ve haftasonunun da etkisi vardi . Insanlar olabildigince eglenerek , dans ederek , spor yaparak ,denize girip guneslenerek tum haftanin stresini uzerlerinden atip , yeni haftaya harika birsekilde basliyorlar sanirim . Yemek yedigimiz yerde canli muzik yapiyorlardi , keyifle karnimizi doyurduk sonra sahilde cesitli dukkanlari , balikcilik muzesini gezip , Brighton iskelesinde Casino ve Lunaparki cabucak kesfedip yola ciktik . Sanirim hayatimda en cok marti gordugum yer olacak Brighton . Insanlara o kadar alisiklarki yanina gittiginizde bile kipirdamiyorlar .
Ticari bir liman sehri olan Brighton , 19. yuzyilda taninmis bir sahil beldesi olmus ve deniz kiyisindaki Londra diye anilmaya baslanmis . Ayrica yil boyunca yapilan siradisi festivallerle ziyaretcilerin ilgisi hic bir zaman kaybedilmemis .
Guneyde olmamiza ragmen hava oldukca serindi ama muhtesem deniz manzarasini alacakaranlik oluncaya kadar seyrettik ve Beachy Head Coastal Pub'da sicacik kahvelerimizi ictikten sonra geri donus yolumuza gectik .
Ne guzel gezmissiniz, cok guzel bol resimli ve detayli anlatimli bir post olmus. O evlerin guzelligi, catilar cidden harika, ben de isterdim boyle bir evde bir sure yasamayi, Holiday diye bir film vardi, ev degistokusu yapilan, ben o iki evden UK deki o sirin cottage da yasamayi tercih ederim mesela : ) O ucurumlar cok etkileyiciymis, fener minnacik kalmis yaninda, kesin gidip gormek istedim buralari. Iyi haftasonlari canim : )
ReplyDeleteBiraz abartmisim degilmi fotolari :)Kizimda ayni seyi soyledi ama o guzellikleri paylasmazsam uzulurdum. Ev degisimiyle ilgili bir yazi okumustum. Home Exchange diye bir site var hatta Turkiye temsilciligide bulunuyor.www.evdegistokusu.com'dan detaylarini okuyabilirsin canim. Bizde bu olaya sicak bakiyoruz, TR'ye donunce denemeyi dusunuyoruz. Bir kac gundur yoksun Aylincim, merakla yeni postunu bekliyorum, sevgiler <3
ReplyDeleteEvet okudum o Ayse Arman rop unu, yabanci sayfasini kesfetmistim birkac sene evvel, cok guzel evler var cidden, ben de denemek istiyorum ama kendi evimi birakamam guvenip sanki, cok fazla ozel esyam var dokunulmasini istemeyecegim, ( ve de evimiz kucuk gardropta nasil yer acabilirim, esyalari nasil kaldirabilirim, o da sorun ) ikinci bir ev yazlik gibi falan ayarlanip yapilabilinir belki : ) Bu arada resimlerde abartma yok, bol resim guzeldir, tam gezmis gibi oluyoruz iste : )
ReplyDeleteHaklisin Aylincim, bir yandan cok guzel bir degisim oldugunu dusunurken bir yandan da bir yabanciya nasil guvenebilirim diye dusunuyor insan ama bazen riskleri goze almak gerekiyor.Deneyip gorecegiz bakalim ;)
ReplyDeleteahh ahh nasıl güzel bir post, gecenin bu saati keyifle okuyorum, zevkle fotoğraflara bakıyorum. Brgihton çok güzeldi çoook:(
ReplyDelete:) Gecene keyif kattigim icin cok mutlu oldum :)
ReplyDelete