Zordur Anadolu'da kadın olmak!
Aslında doğduğun gün kaderin çizilmişti.
Baban ve sülalesi evin kapısında bir erkek bebek müjdesi beklerken.
Sonra zavallı anacığın sözüm ona ebe birkadının acemi ellerinde ıkına sıkına, canına can katarak doğurdu seni ..
Dört kızın ardından.
Ve ne yazık ki ebe beklenen o müjdeyi veremedi!
Bir sessizlik çökmüştü doğduğun evde.
Sevinç çığlıkları atılmıyordu. Bahşişler hediyeler dağıtılmıyordu.
Zor şartlar altında büyüdün sen..
Henüz çocuk yaşında senden sonra doğan diğer kardeşlerine anne oldun.
Tarlada işçi, ev ile tarla arasında öküz oldun!
Baba ocağında hizmetçi oldun.
Berdel oldun.
Ve mal gibi satılmayı öğrendin hiç tanımadığın birine..
Sonra bu görevin daha ağırını koca evinde yüklendin.
Boynun hep büküktü, bükük kaldı senin.
Hayatın boyunca emirlere boyun eğmeyi öğrendin. Sen ailenin namusuydun.
Yüreğine kimse bakmadı senin. Hislerinin, duygularının önemi yoktu.
Ve çaresizce;
Allah’ın sana sunduğu her türlü güzel duyguyu bastırmayı öğrendin.
Biliyordun ki sen evin direğiydin!
Susmak ve kabullenmek öğretilmişti sana..
Yaşadığın zorluklara göğüs gerecektin… Sen annelik dışında duyguları olmayan bir bedendin!
Aşık olunurdun.
Adına şiirler, hikayeler, romanlar yazılırdı…
Ama sen asla aşık olamazdın..
Biliyordun ki ölümdü sonu.
Ve artık o ölümünün bile adı vardı.
Töre/namus cinayeti…
Namus denilen şey sanki sadece kadına aitmiş gibi.
“Adam gibi adam derler de”, kadın gibi kadın demezlerdi mesela!
Çünkü, kadın olmak suçtur bu ülkede!
Seversin ayıp derler, sevmezsin kötü derler.
Elde ederler basit olursun, elde edemediklerinde sohbet ortamlarında meze olursun.
Susarsın eksik etek derler, susmazsın dili uzun derler.
Kadının aklı ermez hiçbir şeye.
Kadın olmak eteğini uzun tutmaktır.
Kadın olmak saklanmaktır.
Kadın olmak, erkeğin günahlarının bedelini/kefaretini üstlenmektir.
Kafataslarının içinde var olan ama görevini asla yerine getiremeyen o zavallı organlarına göre!
– İşin garibi ona da; “Bey/in” derler.
Bilmezler ki kadın;
Yeri geldiğinde, hayatın en derinine dalmasını bilen bir dalgıç ve yeri geldiğinde vurgun yeme ihtimalini de göze alabilecek kadar cesurdur.
Bilmezler ki kadının bedeni değil, yüreği namustur.
Seviyorsa bodoslama atlar yaşama ve sevdikleri için tüm engelleri tek başına aşar. Çünkü kadın önce “anadır”
Ve;
İlginçtir!
Bu ülkede her şey/söz “ana” ile başlar.
Anadolu, anavatan, anayurt, anakara, anayasa, anadil, ana fikir, anamal, anapara, anayol, ana vana, ana sigorta, analiz, analitik...
Kadın sonsuzdur vesselam.
Anlayana!
alinti buradan
Ne kadar da güzel anlatılmış kadın olmak. Gönül ister ki kadın ve erkek olarak ayrılmak değil insan olabilmek önemli olsa. Eşit hak ve özgürlüklerle yaşayabilse herkes şu kısacık hayatı. Kadınlar gününü şimdiden kutluyorum. Bu güzel paylaşım içinde ayrıca teşekkür ederim.
ReplyDeleteSevgiler...
yüreğine sağlık,kadınlar günün kutlu olsun
ReplyDeleteçok güzel bir yazı, acı gerçekler, yüreğim sızladı okurken. bu duyguyu birde aysel gürelin 'ünzile'sinde hissediyorum her dinleyişimde.. kadınlar günümüz kutlu olsun!
ReplyDeleteErkek otoritesinin baskin oldugu ulkemizde kadin olmak gercekten cok zor, aslinda bu ataerkil yapi sadece kirsal bolgelere de ait degil. Gonul isterki tum toplumsal alanlarda bireyler arasındaki esitlik saglansin.
ReplyDeleteBende sizin Kadinlar Gununuzu kutluyorum sevgili Juliette <3
Sevgili Havva sizinde Kadinlar Gununuz kutlu olsun.. Sevgilerimle
ReplyDeleteBende yaziyi okuyunca ayni duygulari hissettigim icin paylasmak istedim sevgili Meronimo..
ReplyDeleteDegerli yorumunuz icin cok tesekkur ederim.. Simdiden Kadinlar Gununuzu kutlarim.. Sevgiler