Monday, March 10, 2014

Yilin ic mekan rengi Radiant Orchid - HOW TO PROPERLY USE PANTONE’S COLOR OF THE YEAR

Masumiyet bir renk olsaydı sanirim Orkidenin tum tonlari icin gecerli olurdu . Bu pastel , sofistike ve zarif mor-rose renk karisimi , kucuk dozlarda kullanarak keyifli ve sakin mekanlar yaratabiliriz .



Renk  kullanıiminda yelpaze oldukca genis bu sezon . Orkide  tonlari Ki$' dan bahara gectigimiz su gunlerde , ilk siralarda yerini aliyor . Renk skalasindaki tum tonlari kullanmak , sadelikten odun vermeden zevkli mekanlar yaratmak tercih sebebi olabilir .




Aksesuarlar hem tamamlayici hem de yardimci unsurlardir . Orkide tonlarinda tercih edilen objelerle rengin mekandaki algisini guclendirmis oluruz .




Kombin yapmaya karar verdiginizde renk skalasindaki yakin tonlari kullanarak denge saglamis olursunuz , bu secim uyumlu bir ortam yarattiginizi hissetmenize yardimci olacaktir .


















Bu gizemli rengi biraz cesurca kullandiginizda ortaya eglenceli goruntuler cikar . Klasik bir portre ve geleneksel Viktorya kanepe ile bir odak noktasi yaratilmis ve carpici bir etki verilmiş olur .
Benim tercihim , bu tonlari yatak odasi ve banyoda kullanmak . Gunduz ruyadaymissiniz etkisi yaratir ve mekani oldukca $ik gosterir .

Yilin geri kalan bolumunde evinize orjinallik vermek ve modern bir atmosfer yaratmak icin bahar mevsimine yakisan Orkide renk paletiyle eslesen tonlari kullanmaktan cekinmeyin , bu buyulu ve gizemli rengi hayatiniza dahil edin !! 

Saturday, March 8, 2014

8 MART Dunya Kadinlar Gunu - Ba$arinin ilkleri Cumhuriyet kadinlari

Bu anlamli gun anisina basariya imza atmis , azimli ve iradesi ile kendilerine guzel bir yol cizmis Turk kadinlarindan ornekler vermek istedim . Donemlerindeki zor sartlara ragmen hedeflerinden sapmayan , tarihe adlarini yazdiran , Cumhuriyetin aydinlik yuzleri onlar ... Saygiyla aniyorum ..



                                                         İlk  kadın pilot: Sabiha Gökçen


İlk kadın avukat: Süreyya Ağaoğlu


İlk kadın bakan: Prof. Dr. Türkan Akyol


İlk kadın başbakan: Prof. Dr. Tansu Çiller


İlk kadın belediye başkanı: Müfide İlhan


İlk kadın büyükelçi: Filiz Dinçmen


İlk kadın doktor: Safiye Ali


İlk kadın dünya güzeli: Keriman Halis


İlk kadın emniyet müdürü: Feriha Sanerk


İlk kadın heykeltıraş: Sabiha Bengütaş


İlk kadın jet pilotu: Leman Altınçekiç


İlk kadın kimyacı: Remziye Hisar


İlk kadın opera sanatçısı: Semiha Berksoy


İlk Türkiye güzeli: Feriha Tevfik


İlk kadın siyasal parti genel başkanı: Doç. Dr. Behice Sadık Boran


İlk kadın tiyatro oyuncusu: Afife Jale

                                                                    Kaynak buradan
Tum kadinlarin 8 Mart Dunya Kadinlar Gununu kutluyor ,esitlik , ozgurluk ve mutluluk dolu bir yasam surmelerini diliyorum  

Dunyayi degistiren kadinlar yayinima buradan ulasabilirsiniz ...

Friday, March 7, 2014

Biz Kadinlari Hic Sevmedik !!

Paylasim rekoru kiran bir yazi ; 
Biz kadınları hiç sevmedik!

Saçlarını sevdik, hele bir de sarışınsa daha çok sevdik. Ağızlarını sevdik, hele bir de şehvetli ve dolgun ise daha çok sevdik. Göğüslerini sevdik. Bacaklarını sevdik, hele bir de sütun gibiyse bayıldık. Kalçalarını sevdik. Gerçekten güzel vücutlu ve "çıtırsa" daha çok sevdik. 

Yolda, arabada, televizyonda, internette onlara hep "baktık" Her yerlerine iyice ve dikkatle
 baktık. Pek iyi görememiş olacağız ki bir daha baktık. Bir daha ve bir daha. Kadınların her yerlerine baktık ama gözlerine ya hiç bakmadık ya da baktığımızda çok geç olmuştu.

Biz kadınlara çok dokunduk! Onlar istese de istemese de dokunduk. Son yıllarda dini motiflerden güç bulanlarımız oldu. Eh! yozlaşan toplum ve geç gelen hatta hiç gelmeyen adalet olunca da 13-14 yaşındaki çocuklara bile dokunmaya başladık! Sapık damgası yemeyi göze alanlar bile şaşırdı çünkü sapık diye haykıran ne kadar azdı! Kadınlara dokunmada dünya sıralamasında üst yerlere geldik. 2009 itibariyle rakamlar oldukça "umut verici!!!" % 40 ını sürekli dövdük %45 ine duygusal şiddet uyguladık (küfür,hakaret,küçük düşürme) %16 sına zorla sahip olduk (ve olmaya devam ediyoruz) Tüm bunlara maruz kalan her 3 kadından biri intihara kalkıştı ama biz hiç oralı olmadık (hem bize ne değil mi?)

Fener ya da Cimbom maç kaybedince çok üzüldük ama kadınlar söz konusu olunca pek oralı olmadık) % 9 una daha masum birer çocukken bile dokunduk. Ama onlar hep sustular. Çünkü konuşsalar kimse inanmazdı. "kim bilir neler yaptın ki sana tacizde ya da tecavüzde bulundu amcan ya da komşun" bu da sana ders olsun, türünden tepkiler görecekti.

Ama bu ders o kadar acıdır erkekler bilemez. Bizlere sorduklarında %25 imiz "bazı durumlarda kadın dövülür" demeyi doğal bir şey gibi dile getirdik. İslami öğreti yalanları ile kadınları, kız çocuklarını bizlerin kölesi yapmaya başladık ve bu çabalar sonuçlarını vermeye başladı.

Artık kadınlar o bildiğiniz kadınlar değil!. % 51'i erkekler ile tartışmayı bile "saygısızlık" sanıyor artık. %36'sı kendisi para kazansa bile parasını nasıl harcayacağına karar veremeyeceğine inanmış ya da inanmak zorunda kalmış. % 52'si "erkek kadından sorumludur" diyecek kadar kadınlığını unutmuş ya da unutturulmuş. % 49'u "erkek ne zaman isterse bana sahip olabilir benim itiraz hakkım olamaz" diyecek konuma gelmiş ya da getirilmiş!

Hal böyleyken kabul edelim biz kadınları kullanmayı çok sevdik. Evde, işte, siyasette, okulda kısacası her yerde. Parti kongrelerinde sözde liderler konuşurken arka fonda 3-4 kadın vardı hep. Onlardan vitrin yaptık, imaj yaptık. Başörtülü, normal türbanlı, modern türbanlı ve türbansız.. Parti çalışmalarında kapı kapı dolaşanlar hep kadınlardı. Koşturan ve çabalayan hep kadınlardı. Miting olduğu zaman onları ön sıralara toplayıp karanfiller attık üzerlerine ve iki lafın birinde anam, bacım edebiyatı yaptık ama "ananıda al git" demek bize daha çok yakıştı!

"Cennet anaların ayakları altında" diye diye büyütüldük ama anaları hep ayaklarımız altında çiğnedik, ezdik, tepikledik. 14 şubat sevgililer günü ya da anneler gününde bir kaç saat ara verdik ama sonra yine ezmeye devam ettik. İş verirken bile onları hep düşündük! İş yerinde gözümüz gönlümüz açılsın ya da malum niyetler ile bayan eleman aranıyor ilanı vermeyi çok sevdik.

Bu ülkede kadın olmanın ne kadar zor olduğunu bilemeyiz. Çünkü artık konuşmuyorlar, konuşamıyorlar, konuşturulmuyorlar.

Sonuç: Biz kadınları hiç sevmedik...

                                                                Facebook'tan (Alıntıdır)

Wednesday, March 5, 2014

Zordur Anadolu'da kadin olmak !

Hic empati kurdunuz mu kirsalda , tasrada , koylerde kadin olmanin zorlugunu ? Hayati calinan kadinlarin sayisi ne yazik ki oldukca fazla . Onlar icimizden birileri ! Anadolu'da kadin olmanin guclugunu anlatan guzel bir yazi !..

Zordur Anadolu'da kadın olmak!

Zordur Anadolu'da kadın olmak!

Aslında doğduğun gün kaderin çizilmişti.
Baban ve sülalesi evin kapısında bir erkek bebek müjdesi beklerken.
Sonra zavallı anacığın sözüm ona ebe birkadının acemi ellerinde ıkına sıkına, canına can katarak doğurdu seni ..
Dört kızın ardından.
Ve ne yazık ki ebe beklenen o müjdeyi veremedi!
Bir sessizlik çökmüştü doğduğun evde.
Sevinç çığlıkları atılmıyordu. Bahşişler hediyeler dağıtılmıyordu.
Zor şartlar altında büyüdün sen..
Henüz çocuk yaşında senden sonra doğan diğer kardeşlerine anne oldun.
Tarlada işçi, ev ile tarla arasında öküz oldun!
Baba ocağında hizmetçi oldun.
Berdel oldun.
Ve mal gibi satılmayı öğrendin hiç tanımadığın birine..
Sonra bu görevin daha ağırını koca evinde yüklendin.
Boynun hep büküktü, bükük kaldı senin.
Hayatın boyunca emirlere boyun eğmeyi öğrendin. Sen ailenin namusuydun.
Yüreğine kimse bakmadı senin. Hislerinin, duygularının önemi yoktu.
Ve  çaresizce;
Allah’ın sana sunduğu her türlü güzel duyguyu bastırmayı öğrendin.
Biliyordun ki sen evin direğiydin!
Susmak ve kabullenmek öğretilmişti sana..
Yaşadığın zorluklara göğüs gerecektin… Sen annelik dışında duyguları olmayan bir bedendin!
Aşık olunurdun.
Adına şiirler, hikayeler, romanlar yazılırdı…
Ama sen asla aşık olamazdın..
Biliyordun ki ölümdü sonu.
Ve  artık o ölümünün bile adı vardı.
Töre/namus cinayeti…
 Namus denilen şey sanki sadece kadına aitmiş gibi.
“Adam gibi adam derler de”, kadın gibi kadın demezlerdi mesela!
 Çünkü, kadın olmak suçtur bu ülkede!
 Seversin ayıp derler, sevmezsin kötü derler.
Elde ederler basit olursun, elde edemediklerinde sohbet ortamlarında meze olursun.
Susarsın eksik etek derler, susmazsın dili uzun derler.
Kadının aklı ermez hiçbir şeye.
Kadın olmak eteğini uzun tutmaktır.
Kadın olmak saklanmaktır.
Kadın olmak, erkeğin günahlarının bedelini/kefaretini üstlenmektir.
Kafataslarının içinde var olan ama görevini asla yerine getiremeyen o zavallı organlarına göre!
– İşin garibi ona da;  “Bey/in” derler.
Bilmezler ki kadın;
Yeri geldiğinde, hayatın en derinine dalmasını bilen bir dalgıç ve yeri geldiğinde vurgun yeme ihtimalini de göze alabilecek kadar cesurdur.
Bilmezler ki kadının bedeni değil, yüreği namustur.
Seviyorsa bodoslama atlar yaşama ve sevdikleri için tüm engelleri tek başına aşar.  Çünkü kadın önce  “anadır”
Ve;
İlginçtir!
Bu ülkede her şey/söz “ana” ile başlar.
Anadolu, anavatan, anayurt, anakara, anayasa, anadil, ana fikir, anamal, anapara, anayol, ana vana, ana sigorta, analiz, analitik...
Kadın sonsuzdur vesselam.
Anlayana!

alinti buradan

Monday, March 3, 2014

Merhaba ILKBAHAR / HELLO SPRING


Ilkbahar baslarken havada guzel bir koku olur , bahar kokusu … Kentlerde yavas yavas hareketlenme baslar , kisin soguk kasvetli gunlerini geride birakan yasli insanlar isildayan gunesin deniz ile oyununun tadini cikartmak icin sahile gelirler . Balikci motorlarina eslik eden martilar ve martilara ayak uydurmaya calisan ruzgar ve yagmaya baslayan yagmur , sahil kasabasinin olagan ritmine kavusmasina yardimci olur . Agaclarda yeni yeseren tohumlar , kirlarda acmaya baslayan rengarenk cicekler , gozlere enfes bir sunum sunar . Topraktan aldıkları mis kokuları comertce etrafa yayarlar . Gunlerin uzadigi degisim mevsimidir Ilkbahar . Yeniden dogus ...Yasama sevincidir ... Keyfini cikartin …


Gunesi seviyorum , piril piril parlarken benim de icim icime sigmiyor ve kisin bitmesine cok seviniyorum . Sicacik bir mevsim gecirmeniz dilegimle ✿✿
                                                           

Saturday, March 1, 2014

Ho$geldin Mart / WELCOME MARCH

Bu sabah baharin ilk sabahi .. Cemrelerin dusup , mevsimin de Ki$'tan Bahara gecisinin karmasasini yansittigi gunlerdeyiz artık . Ama bu sene Ki$ bizden cok uzaklardaydi , sogugu neredeyse hic hissedemedik . Doga gunler once derin uykusundan uyandi , bahar dallari ciceklerini coktan acti .. Yine de bu yeni ayda guzel dilekleri ihmal etmedim hepimiz icin ..
Ho$geldin MART .. Hepimize guzel gunler getirmeni dilerim ..


                                                              Bahar umutlarla dolsun icimize ...