Friday, August 31, 2012

DORSETSHIRE / Christchurch - Corfe Castle - Swanage - Lulworth Cove/Durdle Door

Mans kiyilarinin guney bati bolgesinin genel adi Dorset yada antik adiyla Dorsetshire . Bolgenin Neolitik doneme kadar uzanan uzun bir gecmisi var ve ustun dogal guzellik ve onemli yersekilleri ozellikleriyle Dunya mirasi konumunda . Bu ozellikler ilgimizi fazlasiyla cekti ve gezi programimiza bu yaz neredeyse hic eksik olmayan yagmurlu bir havada , Christchurch ile basladik . Avon ve Stour nehirlerinin arasina yerlesen kasabanin tarihi  Sakson donemine kadar uzaniyor . O doneme ozgun sokak planlamasi gunumuze dek korunmus . Orjinal adi Twynham ( iki nehir arasina yerlesmis manasinda ) olan bu sirin balikci koyu gorunumlu eski pazar kasabasi cogunlukla emeklilerin yasadigi populer bir turizm merkezi . Limani , plajlari , MS 800 yilindan kalma eski kilisesi , Norman'lardan kalma satosu ve kalintilari , 14. yuzyildan kalma eski meclis binasi '' Parfumery '' ve efsanevi 600 yillik pub '' Ye Olde George Inn '' kasbanin en begendigimiz mekanlari .








 Eger iklim bizim guney kiyilarimiz gibi olsaydi '' iste burada omrumun geri kalan bolumunu gecirebilirim '' diyecegim bir yer Christchurch . Ayrilma vakti geldiginde oyle bir yagmur yagdi ki sanki gok delinmis gibi . Arabanin camini hafif aralayip topragin mis gibi kokusunu icimize cekerek  Corfe Castle'a dogru yola ciktik .

Corfe Castle ayni adi tasiyan kale kalintilariyla , Wareham ve Swanage arasındaki güzergah üzerinde Purbeck tepesi uzerine kurulmus bir koy . Arabayi park edip tepeye ulasmak icin yesillikler arasinda uzunca bir yol katettik . 11. yuzyila ait kalintilar mucizevi bir sekilde ihtisamindan hic bir sey kaybetmemis.Yesilliklerin sonunda koy meydanina vardigimizda buyuleyici bir atmosferle karsilastik . Sol tarafta kotu ruhlarin , ihanetlerin rivayet edildigi firtinali gecmisiyle kale kalintilari , kalenin cevresine kumelenmis birbirinden guzel kucuk evler , kirsal bir manzara , buharli tren sanki bir illustrasyonun icindeydik . Tarih , guzellik , efsaneler , kremali caylar , tarcinli bira etkilenmemek mumkun degildi . Koyun etrafinda kisa bir yuruyus yaptik , kucuk muzesini ve model koyu gorduk . Daha fazla durmak icin zamanimiz yoktu , insani buyuleyen bu masal diyarindan da yolumuza devam etmek icin ayrilmak zorunda kaldik .


























Viktorya doneminin mirasi olan Swanage , bircok sanatcinin yasadigi , Caz ve Folk festivallerinin yil boyunca yapildigi , Regatta ve Karnaval etkinliklerinin cesitli gosterilere sahne oldugu canli bir atmosferi olan essiz bir yer . Ingiltere'nin birkac calisan buharli demiryolu , Viktorya doneminin kaniti olarak hizmet vermeye devam ediyor . Ilk onemli tasocagi limani ve kucuk bir balikci koyu olan Swanage simdilerde zengin bir sahil beldesi olmus .  Genis kumlu plaji , kayaliklar ve koylar sahil boyunca yuruyus icin cok elverisli .









Bu sene ozlemini cektigimiz deniz manzarasi karsisinda yemegimizi yedikten sonra hava kararmadan Dorset'in bir baska populer noktasi olan Lulworth Cove'a gectik .
Ingiltere'nin ilk dogal Dunya Mirasi Listesine girmis Jurassic sahilinde yer alan Lulworth , at nali sekilli bir koy uzerindeki kucuk bir  köy . Binlerce yil once yerkabugunun hareketleri sonucu olusmus kirectasi katmanlari (Stair Hole ) , kiyi seridi boyunca tum gecmisi ile ucurumlara gomulu fosiller , olaganustu manzara ve carpici dogal guzellikler karsisinda neredeyse dilimiz tutulacakti . Bu hos manzara esliginde  kıyıya inen patikayı takip ederek unlu dogal kirectasi kemere ulastik .  Mans denizinin icinde sert kalkerlerin asinmasiyla olusmus Durdle Door etkileyici goruntusuyle karsimizda idi .  Jurassic sahilinin en cok fotograflanan ozelligi soylentisine ayak uydurarak bizde hem tepeden hemde sahilden bol fotograf cekip iki gunluk seyehatimizi burada noktalandirdik .




























Mutlu bir haftasonu gecirmeniz dilegiyle ♥♥♥ 

Tuesday, August 28, 2012

West-East Sussex / Amberly - Brighton - Sevensisters - Beachy Head

Ingiltere'den donusumuze birkac gun kala ara verdigimiz gezilerimize tekrar basladik . Ailemizin ortak zevki ve karariyla bu sefer guneye , sahil kasabalarina , denize kiyisi olan yerlere gittik . Arastirma yaparken Ingiltere'nin en guzel 10 koyu hakkinda  bir yaziya rastlamistim . Kuzeydeki bazi koyleri gorebilme sansimiz oldu , West Sussex'e gitmeye karar verince rotamiz uzerinde Amberly olabilecegini hatirlayip yonumuzu ilk oraya cevirdik.
Amberly koyu ,  cok guzel ciceklerle suslu , iyi muhafaza edilmis , eski geleneksel sazdan catili kulubeleriyle gordugum en guzel koylerden biriydi . Tarihi eser olmasina ragmen otel olarak ve dugun kutlamalarinda kullanilan kendi kalesi ve 12. yuzyildan kalma kilisesi koyun ortacagdan kalma havasini korumus . Kis aylarinda sellere sebep olan Arun nehri  ayni zamanda sisle kaplandigi zaman buyuleyici goruntusuyle dunyanin gorulmeye deger yerlerinden birisiymis . Koyde canak comlek atolyesi , 2008 yilinda en iyi pub kategorisine giren ''Black Horse'' , Amberly Calisma Muzesi ve kendine ait Arun Valley hattin uzerinde duragi ve populer kirsal hayat muzesi bulunmakta.

Church of St Michael


Amberly Castle & Tree House

 Bu kulubelerden birinde yasamak isterdim ...

Amberly Village Pottery


 
'' The Black Horse '' Pub
Amberley Village stores

                     
                Amberley railway station &Amberley Working Museum
Istemeyerek de olsa bu buyuleyici guzel yerden ayrilip yonumuzu doguya cevirdik ve Brighton'a dogru yola ciktik .
Brighton'a vardigimizda ogle yemegi icin sehrin en hareketli bolgesi olan sahile indik ve zamanimizin tamamini bu bohem atmosfer icinde gecirdik . Sahil oldukca kalabalikti bunda havanin gunesli olmasi ve haftasonunun da etkisi vardi . Insanlar olabildigince eglenerek , dans ederek , spor yaparak ,denize girip guneslenerek tum haftanin stresini uzerlerinden atip , yeni haftaya harika birsekilde basliyorlar sanirim . Yemek yedigimiz yerde canli muzik yapiyorlardi , keyifle karnimizi doyurduk sonra sahilde cesitli dukkanlari , balikcilik muzesini gezip , Brighton iskelesinde Casino ve Lunaparki cabucak kesfedip yola ciktik . Sanirim hayatimda en cok marti gordugum yer olacak Brighton . Insanlara o kadar alisiklarki yanina gittiginizde bile kipirdamiyorlar . 
Ticari bir liman sehri olan Brighton , 19. yuzyilda taninmis bir sahil beldesi olmus ve deniz kiyisindaki Londra diye anilmaya baslanmis . Ayrica yil boyunca yapilan siradisi festivallerle ziyaretcilerin ilgisi hic bir zaman kaybedilmemis . 
















Brighton'dan Seven Sisters'a deniz kenarindaki yoldan gittik ve yolumuzun uzerinde yukardaki guzel goruntulere rastladik . Mans kiyilarina yolculugumuz inanilmaz guzel tepeleri asarak bir saat kadar surdu . Arabimizi park ettikten sonra kayaliklara ulasana kadar yol boyunca birkac anit ve simgeye rastladik .

Seven Sisters Mans Denizinin asindirdigi , buyuleyici ucurum goruntusuyle , televizyon ve sinema filmlerinde gordugumuz , guney sahil kiyisinin en uzun , unlu beyaz kayaliklari . Bembeyaz tebesir tozu gorunumdeki bu kayalar yedi tepe halinde batidan doguya dogru uzaniyorlar . Son tepenin ardindan Belle Tout deniz feneri ve Beachy Head gozukuyor . Denizdeki fenerin yuksekligi ise 43 metreymis.

Seven Sisters'dan biraz doguya dogru ilerleyince Ingiltere'nin 162 metre yuksekligindeki en yuksek kalker burnu olarak anilan Beachy Head muhtesem goruntusuyle karsimiza cikti. James Bond filmlerine konu olan Belle Tout Feneri kayaliklarda olusan erezyon sebebiyle tehlike arzetmeye baslamis . 1999 yilinda 17 metre geriye cekilmis ama soylentiye gore tekrar tasinacakmis .
Guneyde olmamiza ragmen hava oldukca serindi ama muhtesem deniz manzarasini alacakaranlik oluncaya kadar seyrettik ve Beachy Head Coastal Pub'da sicacik kahvelerimizi ictikten sonra geri donus yolumuza gectik .