Thursday, November 27, 2014

Tarihin En Guzel İntihari , ( Evelyn McHale )

Kizim , odasinin bir kosesini '' 100 photos de l'Agence VII pour la liberté de la presse '' kitabinda ki fotograflardan olusturdu . Iclerinden Evelyn McHale'e ait goruntu tarihin en guzel intihari olarak bilinmekte , öldükten sonra olanları bilememesinin çok buyuk haksizlik oldugunu dusundugum , siradan bir sekilde yok olup gidecegini hayal ederken yıllarca yasayacak olan bu fenomen kisinin hikayesini arastirdim ve sizlerle paylasmak istedim .
























Bugün Persembe olmasına ragmen, Evelyn McHale inci kolyesini takmıs .

O kolyeyi iki hafta önce Lafayette Koleji’ne ziyarete gelen nisanlısı vermisti Evelyn’e . Nisanlısı askerdeydi ve tek basına o kolyeyi alacak parası yoktu . Mutlaka ailesi yardım etmis olmalıydı ama Evelyn bu konuda soru sormayacak kadar zekiydi . Cift sıralı kolyeye bayılmıstı ve hayatı boyunca deger verecekti .

      
Ama dört günlük okul ziyareti , incilerin dısında pek iyi gitmemisti . Nisanlısı Evelyn’e okulla beraber bir yandan Manhattan’da muhasebe memuru olarak calısmasından memnun olmadıgını söylemisti . Ama o biliyordu ki asıl problem her gün beraber calıstıgı genc isadamlarıydı .

Ücüncü gece Evelyn nisanlısını yatakhanesine bıraktı ve onun ısrarıyla kaldıgı ve sadece kadınların bulundugu otele döndü . Yatagına oturdu , günlügünü actı ve “ Bensiz cok daha iyi bir hayata sahip olacak ” yazdı . Sonra yazdıklarını sildi ve odadaki kücük camdan sokaga baktı . Gercekten neler hissettigini yazmak istiyordu . Hocalarından biri Evelyn’i bir gösteriye çagırmıstı . Sonucta nisanlısı hala yurtdısındaydı ve hocalarını okul dısında daha iyi tanımakta bir mahzur görmüyordu . Radio City Hall’de bir gösteri izlediler ama bittiginde saat hala erkendi . Hocası Evelyn’i Harlem’de bir kulübe cagırdı . Evelyn sunları yazmak isterdi : Benim gibi bir kızı düsünün , gece gec vakitte Harlem’e gidiyorum ünlü cazcıları izlemeye . Eve dönerken takside hocam beni öpmek icin egildi ve ben onu durdurmadım . Bir öpücük diye düsündüm , daha cok fazla seye gebe olabilirdi ama bir öpücükten ileriye gitmedik .




Damarlarına giren öpücük degildi aslında . Vestiyeri gecerken ve karanlık tiyatroya girerken birbirine carpan ve birbirini ittiren dört bin kisiydi . Kulüpteki ter , sigara dumanı ve gece gec saatteki caz konseriydi . Her sabah ise giderken aynı adamdan satın aldıgı pogacalardı . Kendi isi , kendi parası , kendi hayatıydı . Yazmak istedikleri buydu ama yazmadı .

Onun yerine sunlar döküldü kagıda : “Ben hic kimse icin iyi bir es olamam .” Ama yine üzerini karaladı . Sayfayı günlügünden yırttı , burusturdu ve odanın öbür ucuna fırlattı . O gece uyumaya hazırlanırken annesini düsündü . Sorumluluk sahibi , cana yakın ve çalıskan . Annesinin kendisine ne kadar sık aptalca davranmayı bırakmasını , bir düzen kurmasını ve ciddilesmesini söyledigini hatırladı . Hayat , derdi annesi , disiplin gerektirir , romantik düsler degil . Yatmadan nisanlısı ile gecirecegi son günün ikisi icin de mutlu gecmesi icin kendine söz verdi .

Güne kampüste hafif bir kahvaltıyla basladılar , Lafayette’teki kemere yürüdüler , daha sonra köprüye . Köprünün ortasında nisanlısı durdu , Evelyn’e döndü , ellerini tuttu ve “Sehirde calısmayı bırakmanı istiyorum . Aslında istedigim , yani kast ettigim , planladıgımızdan daha önce evlenmemiz . Hatta böylece kampüsteki ciftler icin olan evlere bile basvurabiliriz .”

Evelyn nisanlısının elini sıktı . “Anlamıyorum , planlarımızı zaten yapmıstık , sen okulu bitirene kadar bekleyecektik . ”

“Senden ayrı olmaya dayanamıyorum . Ve mutlu olacagını düşünmüstüm .”

“Mutluyum zaten , sadece planlarımızda büyük bir degisiklik bu .”

“Biliyorum . Hatta bence sehirdeki isinden istifa etmeli ve belki de kampüsün yakınlarında bir is bulmalısın dügüne kadar . Ayın ilk gününden itibaren calısmayı bırakmanı istiyorum .”

Evelyn kendine verdigi sözü hatırladı ve nisanlısının söylediklerini kabul etti .

Ama bugün Persembe , ayın ilk günü ve Evelyn sehirde . Günlerdir nisanlısının telgraflarına cevap vermedi . Iki hafta önce kampüsten sehire geldiginde isinden de istifa ettigi icin gidecegi hicbir yer yok . Ama yine de sabahın köründe Manhattan’ın sokaklarında dolasıyor , sanki herhangi bir sisli sabahmıs gibi . Üstünde birkac dolar barındıran cüzdanı ve makyaj cantası var . Inci kolyesini giymis ve beyaz eldivenlerini . Yürürken bir elini ceketinin cebine sokuyor ve otel odasının dösemesinden topladıgı burusmus kagıt carpıyor eline . En sevdigi ceketi üstündeki , acık gri ve yün ceket , büyük ihtimalle gerektiginden daha fazla giyiyor .

Bugün 1 Mayıs 1947. Evelyn , asansöre binip Empire State Binası’nın 86. katındaki gözlem platformuna cıkıyor . Kendisiyle Manhattan sokakları arasında ufak bir parmaklık , minik bir cıkıntı ve 300 metre var . Evelyn ceketini cıkarıyor ve parmaklıga asıyor . Cüzdanını ve icinde aile fotografları olan makyaj cantasını yere koyuyor . “ Romantik düsler olmadan hayat neye benzer ? ” Bugün Persembe , 1 Mayıs 1947 ve inci kolyesine bir tılsım gibi tutunan Evelyn McHale bir arabanın üstüne düsüyor .

Dört dakika sonra fotografcı Robert Wiles, Evelyn’in araba hurdası üstündeki uysal , dingin ve huzurlu cesedini ölümsüzlestiriyor . 63 yıl sonra Parenthetical Girls , Evelyn’in anısını notalara döküyor .


Hikaye buradan alinmistir .

No comments:

Post a Comment